Bir bebek sizinle iletişim kuramadığında, onunla
ilgilenmenizi istediğinizde de huysuzlaşıp ağlayabilir. Çoğu zaman anne ve
babalar bu durumu ‘’acaba hasta mı, nesi var, karnımı aç, gazı mı var?’’ gibi
soruları kendilerine sorarak evham yapmakta ve nedenini bulmakta
zorlanmaktadır. Ancak bu tarz sorulardan önce şunu da sormakta fayda var, bugün
bebeğimle yeterince iletişim kurdum mu? Onu bu konuda doyurabildim mi?
Bu soru çok çok önemlidir. Bir bebek
sizinle iletişim kurmak istediği zaman, göz temasını arttırır, bakışlarınızı
takip eder, bir takım sesler çıkarır ya da çok ilgisiz kaldıysa ağlar.
Çoğu zaman anne ve bebek evin
içerisinde yalnız kalır ve anne bebeğin anlamadığını düşünerek hem ev
işlerinden hem günlük hayat telaşından hem de çeşitli sebeplerden şikayet eder.
Ancak bir bebek karşılık veremese de bunların hepsini anlar. Bu nedenle
bebeklerinizin yanında mutlu olmaya çalışmalı ve bebeğinizle olumlu şeyler
konuşmaya dikkat etmelisiniz. Bebeğinizle konuşurken, ona bir şeyler anlatırken
göz teması kurmayı da ihmal etmemelisiniz. Bu durum tıpkı diğer ikili
ilişkilerimizde olduğu gibidir. Bir bebekle göz teması kurmak da diğer
ilişkilerde olduğu gibi çok önemlidir. Bebeklerin görme durumu biz
yetişkinlerle kıyaslandığı zaman biraz daha farklıdır. Bu nedenle bebeğinizle
göz teması kurarken 20-25 cmlik bir mesafede kurmaya özen göstermeniz daha
verimli bir iletişim kurmanıza yardımcı olacaktır çünkü bu mesafe bir bebeğin
odaklanabileceği en iyi mesafedir.
Bebeğinizle konuşup, iletişim kurarken
eğer imkanınız varsa ona yumuşak yumuşak dokunmaya da özen göstermelisiniz. Dokunmakta
bir ihtiyaçtır, kişiler hissetmek ister ve bunu olabildiğince fazla duyu
organını kullanarak yapmak verimliliği arttırır. Nasıl ki sevdiğimiz kişilere
sarılmak, dokunmak ve temas kurmak iletişimimizi güçlendiriyorsa bu durum
bebeğimizle olan iletişimimizde çok daha fazladır. Bir bebeğin temas ihtiyacı
bir yetişkininkinden çok daha fazladır. Bazı refleksleri de buna en iyi
örnektir. Yakalama refleksini buna örnek olarak verebiliriz. Bebeğinizin eline
ya da ayağına bir cisim yaklaştırdığınız zaman onu yakalamak ve sıkıca kavrak
ister çünkü çevresiyle iletişimini bu şekilde güçlendirir bu şekilde tanır
çevresini. Bu nedenle bebeğinize dokunmayı da onunla konuşmak gibi ihmal
etmeden yapmalısınız.
Bebeğiniz sizi izlerken iş
yapmanız gerekiyor bile olsa, ona şarkı söyleyin sık sık gözlerinin içerisine
bakın ve ona sıkça gülümseyin. Bir anne ve baba mutluysa bebekte mutlu bir
ortamda büyür ve mutlu olur. Ancak evin içerisinde meydana gelen kavga ve
gürültüler bebeğin ürkmesine ve davranışlarının değişmesine neden olabilir.
İyi bir gözlemci olun,
bebeğinizle iletişim kurduğunuzda size vermiş olduğu tepkileri önemseyin. Siz
onunla iletişim kuruyorsanız o da size karşılık verecektir. Gülümseyerek,
gözlerini büyüterek, yüzünü buruşturarak ya da ağlayarak. Farkında olmasak bile
bir bebek sandığımızdan daha fazla ipucu vermekte ve kendini ifade etmektedir.
Tek yapmamız gereken bunun altında yatan nedeni ve bize ne anlatmak istediğini
iyi bir şekilde anlamaya çalışmaktır.
Peki bebeğinizle hangi saat
aralıklarında iletişim kurmak en etkili iletişimdir? Bu sorunun tek bir cevabı
yoktur aslında. Bebeğinizle her an ve her saniye iletişim kurabilirsiniz. Henüz
doğmamış olsa bile ona şarkılar söyleyerek sevdiğinizi söyleyebilir elinizi
karnınıza götürerek onunla konuşmaya iletişim kurmaya çalışabilirsiniz. Emin
olun o da size karşılık verecektir. Ancak bir bebekle en etkili ve en başarılı
iletişimi karnını doyurduktan sonra daha rahat kurabilirsiniz. Çünkü bebekler
karınları doyduklarında kendilerini rahat hissederler ve bu nedenle algıları da
daha açıktır. Odaklanmak zorunda oldukları ya da ihtiyaç duydukları başka bir
şey yoktur. Bu da onların iletişime daha hazır olduğu bir hale gelmelerini
sağlar.
News
